Gazeteci Ahmet Özcan, “Iğdır: Kendini İnkâr Eden Şehir” başlığı altında her yönüyle ihmal edilmiş Iğdır’ı anlattı.
Üç ülkeye sınır, Doğu Anadolu’unun en doğusundaki ilimiz Iğdır’ı, siyasî kutuplaşmaların girdabından kurtarmak için neler yapılabilirdi? Zaman zaman şehir/kent kimliğini yitirmek üzere olan Iğdır’ı gündemine taşıyan Düşünce Otağı, bu doğrultuda Gazeteci ve Denizli Iğdır Otağı Başkanı Ahmet Özcan’ı konuk etti.
Ahmet Özcan, ülkemizde güneşin ilk doğduğu, Ağrı Dağı’ının kucakladığı bereketli Iğdır ovasının gerek doğa güzelliği, gerekse tarihî mirasıyla hiç tanıtılmadığını ve turizme yönelik hiçbir altyapısının olmadığını anlattı. Iğdır’da para kazanan, servet sahibi olanların Iğdır’a yatırım yapmayarak, ülkemizin batısına göç ettiklerini söyledi. Iğdır Üniversitesi’nin Iğdır için büyük bir kazanım olduğunu ifade eden A. Özcan, üniversiteyle şehir idarecilerinin birbirinden kopuk çalıştıklarından şikâyetçi oldu.
Ahmet Özcan, “Iğdır, kendini inkâr edecek derecede kültürel ve doğa zenginliklerinin frakında değil ya da yeterince değerlendiremiyor,” dedi.
Daha sonraki bölümde Iğdır’ın her yönüyle ihmal edilmesinden ve hükümetlerin yeterince destek vermemesinden dolayı eleştiriler dile getirildi.
Tebrik ederim, her hafta önemli bir konu konuk ile sohbetlerinizi ilgiyle takip ediyorum.
Iğdırımızın şansıslığı,kanımca Iğdırlı olup okuyan üst düzey bürokrat kesiminin Iğdırda kendine göre iş imkanını olmadığından başka illerde calışması büyük kayıp olmakta. Diğer bir husus terör belasından Gerek iş adamı ve gerekse yerli halkın Iğdırdan ayrılması. Yetişmiş gençlerimize iş imkanının olmaması yanında geleneksel yapının sosyal ve kültürel alanda ileriye dönük atılım yapmaması, dede baba usulü tarımda calışılması. Oldum olası dini ve etnik kimliğin daima ön plana çıkması ve benzer sebepler Iğdırın gelişmesinde ayak bağı olöuştur kanısını taşımaktadır.